25 Şubat 2013 Pazartesi

Gülseren Onanç'tan "beyaz tülbent buluşması" önerisi

KAGİDER kurucularından CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç’tan ‘beyaz tülbent’ buluşması önerisi

Gülseren Onanç: Özerk yönetim tartışılsın, anadilde eğitim şart


ANKARA - CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç, partisini temsilen katıldığı BDP kongresi izlenimlerini anlatırken BDP, topu İmralıya atmamalı, aktif olmaları lazım. Özerk bölge önerisini oturup gerçekten tartışmamız gerekiyor. Anadilinde eğitim tabu olmamalı, bu bir çocuk sorunu dedi. Onanç, kanın durması için Güneydoğuda şehit ailelerinin de gerilla temsilcisi kadınların da bir araya geleceği beyaz tülbent buluşmasıönerdi.

Gülseren Onanç, Mardinli,Limon sat, memur olma diyen bir babanın kızı. Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) kurucularından. Onanç, klasik CHP tabanına göre daha liberal bir çizgiden geliyor ve özellikle Kürt sorunu konusundaki görüşleri CHP içinde çok tartışma yaratacak gibi görünüyor. Kürt sorununun çözümü için bazı gazeteci ve aydınlarla yaptıkları toplantılar da tartışma yaratmıştı. Referandumda yetmez ama evetçi olduğu söylentilerini yalanlayan Onanç, kadınlarla ilgili düzenlemelere olumlu baktıklarını ancak bunun yetmeyeceğini ifade ederekhayır oyu kullandığını söylüyor. Onançın BDP kongresi izlenimleri, Kürt sorununa yaklaşımı ve yeni CHP ile ilgili sorularımıza verdiği yanıtlar özetle şöyle:


Ben yeni CHPliyim: Ben Kemal Kılıçdaroğlu için buradayım. Bugün siyasette varoluş nedenim, değişim yaratma isteğidir. Yeni CHPliyim. Bunun partinin temel değerleriyle çelişkili olduğunu düşünenler var, yeni CHPyi kendi hayalinde bir yere oturtan, bu bizi temsil etmiyor, diyenler, dışlayanlar var. Tüm CHP, yeni CHP değildir, CHP içinde kanatlar var. Yeni CHP, bu kanatlardan biri. Baskın olmamayı seçen bir kanat. Özellikle Genel Başkan çevresinde oluşan bir grubuz biz.
BDP kongresine gidişi: AKP kongresine de gidecektim, sizin için gitmedim. (Cumhuriyet ve bazı gazetelerin akredite edilmemesi üzerine katılmadılar.) Özellikle kadın meselesi üzerinden siyasi süreçler içinde bulunmam nedeniyle, MHP hariç, AKP ile de BDP ile de ortak çalışmış biriyim. Adnan Keskin, BDP kongresinden bir gece önce beni aradı, gider misin, dedi, gittim. Meclis çatısı altıda işbirliği ile konuşarak, danışarak, temas içinde çalışılmalı. AKP-BDP ve CHP-BDPnin kopuş hallerini çok yazık buluyorum.
Öcalan posteri rahatsızlığı: Salona girdiğimde Öcalan posteri gördüm. Öcalanı biz bebek katili olarak algılıyoruz. Benim ona karşı önyargılarım var, beni rahatsız etti. Ne yapacağınızı bilemiyorsunuz, gelmişsiniz bir kere, sonuçta misafirsiniz, izlemek, anlamak, saygı duymak zorundasınız. Öcalan posteri altında oturmamı eleştirenler oldu, ama sonuçta BDP kongresinde böyle bir gerçek varsa, bunu iyi anlamak zorundayız. BDPliler arasında müthiş bir dayanışma olduğunu gözledim. Halkın çok içindeler. Kadınlar çok aktif, eşitler.
Etnisite ilişkisi: AKP kongresinde başlayan bir şey var, iyi okunması gerekiyor. Bir partinin seçmen tabanıyla buluşması olmuyor kongreler, daha geniş bir kitleyle buluşmak oluyor. AKP, ben bu bölgenin de lideri, örnek partisiyim, demek istiyordu. BDP kongresinde de bölgesel ortak kader anlayışı vardı. KDP ve PYD öncül konuklardı. AKP Ortadoğu liderliğine soyunmuş, BDP de belli bir coğrafya içinde kendini etnisite üzerinden bir ilişki ağı kurmuş. CHPnin böyle bir ilişki ağı yok. Zira CHP kendini bu cumhuriyetin ve devletin sahibi görür.
BDP topu İmralıya atıyor: Kürt sorununun çözüm yeri TBMMdir. BDP Kürt sorunu çözüm sürecinde kendi üzerlerine düşen, müzakare, çözüm arama, PKK, Öcalan arasında bir iletişim rolü oynamak yerine, müzakere alanını İmralıya çeviriyor. BDP milletvekillerinin kendilerine güveninin gelmesi, biz aktif oyuncu olacağız, demeleri lazım. Biz yaparız, Öcalanla da görüşülecekse biz, PKK ile de görüşülecekse biz görüşürüz, demeleri lazım.
Tülbent buluşması: Bölgeye gidip bir buluşma yapmayı planlıyoruz. Çatışmaları önlemek için, Türkiyenin farklı yerlerinden kadınlar başlarında beyaz tülbentle gelsin, savaşı bitirelim, desin. Her iki taraftan da, hem şehit anneleri hem PKK gerillalarının temsilcileri olsun. Bunun çok etkin olacağı kanısındayım. Hem parti söylemleri içinde çözümcül olmak lazım hem de belli bir kesimin çözüm için baskı yapmasını sağlamak lazım. CHPli kadınlarla o bölgenin kadınlarını kucaklaştırmak çok önemli. Henüz zamanı belli değil, ama bu toplantıyı yapmayı düşünüyoruz. BDP kongresinde Uludereden gelen kadınlarla sarıldık. Kadının ağladığını görünce ben de ağladım. Konuştu, hiçbir şey anlayamadım. Belki de anladım. Orada iki kadın bir ortak dilimiz vardı.
Ortak paydalarımız güçlü: (CHPde söylem farklılıkları, ayrışma tartışmalarıyla ilgili olarak) Önemli bir liderlik gerekiyor. Hem MYKnin hem genel başkanın birbirimizi ikna etmemiz gerekiyor. Ben ortak paydamızın, ortak olmayan paydalarımızı yenebileceğine inananlardanım. Bu süreçte kopanlar olabillir mi, olabilir. Önemli olan gitmek, kalmak değil, ben bu tartışmaları yapanların yerinde olsam, seçimleri nasıl kazanarım diye bakarım. Yüzde 30 seçmen kararsız. Kararsız kitle kendine güven telkin edecek partiye gidecek. Söylem, eylem ve genel başkanla birlikte iyi bir takım çıkartmamız gerekiyor.

Özerk yönetim tartışılsın: Özerk bölge önerisini gerçekten tartışmamız gerekiyor. Sadece Kürt sorunu çözmek adına değil, Türkiye’yi daha demokratikleştirmek, Türkiye’nin daha iyi yönetişimi adına düşünmemiz gerek. AKP aşırı merkezi bir yönetim benimsiyor. Büyükşehir yasasıyla yereli kaldırıp merkezi güçlendiriyorlar. Bizim desentralizasyona ihtiyacımız var. Örneğin Gümüşhane’nin bir köyünde yapılacak HES projesi kararını Ankara değil, o doğanın sahibi olan köylüler vermeli.
Anadilinde eğitim şart: Bir çocuk en iyi ve en kolay kendi anadilinde öğrenebiliyor. Ayrıca çocuk evde başka dil ve değerler, okulda başka dil ve değerler arasında kalınca, okuldan soğuyor. Uzmanlar beni anadilinde eğitim konusunun bir çocuk sorunu olduğuna ikna etti. Kürt çocuklarımızı kazanmamız, güçlendirmemiz gerek. İyi bir anayasal çözüm bunun temeli olacak. Demirtaş’ın da söylediği gibi; birlikte ağlayabilmeli, kendimizi Kürt kardeşlerimizin yerine koyabilmeliyiz.


--------------------------------------------
Cumhuriyet Gazetesi'nde 22.10.2012 tarihinde yayımlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder